Yazmak mı daha kolay yoksa yazmamak mı bilmiyorum.
"Çok güzel günler geçirdim." belki de son haftalarımı özetleyebilecek en kısa ve en doğru cümle. Gecem gündüzüm karışmıştı birbirine.
Bir anı üstünden çok zaman geçtikten sonra bile aynı canlılıkla hatırlamak istiyorsanız; o anı tüm duyularınızla yaşayın. Ben öyle yapıyorum. Sanki tüm dikkatimle orda değilmişim gibi düşünüyorlar belki; ama aslında tam tersi.
Bir öpüşmede, bir yandan televizyonda çalan şarkı, bir yanda kokusu, bir yanda midemde kelebekler ve bir yanda teni varken aslında ben tamamen ordayım. Evet evet, koklayarak öpmek diye bir şey varmış. Ve bu çok daha özel birşey.
Çok güzel günler geçirdim. Bazı anlarda dinlemiyordum bile belki. Söylenecek kelimelerdense, oluşacak mimikler daha kalıcı olacak diye düşündüm. Sözler uçup gitse bile nice zaman sonra, yüzün aldığı ,o kontrol edilemeyen sıcak ifadeler, mimikler hep hatırlanacak.
Mesela ben gülümsemeyi özlerim en çok. Kurulan cümleleri değil.
Çok güzel günler geçirdim. Bu çok güzel günlerde, tek başıma olduğumda hiçbir zaman elde edemeyeceğim güzel anlarım oldu. Ama hafıza acımasız; ya günü kabaca çok güzel olarak hatırlayacak yada çok güzel gündeki çok güzel anları. Hafızama rağmen, şimdi şunu söylemek istiyorum: Günlerim her dakikasıyla güzeldi.
Günler azaldı zamanla. Yine yiyip bitirdik günleri. "Rüyalar hayatın tesellisidir." diye okumuştum. Ben günlerce rüyalarımı hayatımın içinde gördüm. Ve bu insanı çok şanslı hissettiriyor. İşte bu yüzdendi, dolmuşların hep vaktinde gelmesi, hiç bir yere geç kalmamamız ve her şeyin tam istediğimiz gibi olması. Şanslıydım.
Ve sonra, bitti çok güzel günlerim. Merhaba çoğu zaman güzel bile olmayan günler.
Böyle olmasaydı diye düşünüyorum çoğu zaman. Eksikliğin içimdeki hüznü, belki ilerde öyle olur hayalleriyle eriyip gidiyor. Bilmiyorum ne olacak. Ama inanmak istiyor insan, zamanla kaybolmayacağına.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder