O kadar çok istiyorum ki aklımdaki herşeyi söylemeye. Aslında aklımdan tam olarak neler geçiyor bilmiyorum. Ve belki de bu şu günlerde kendimi sevmeme nedenim.
O kadar garip insanlar tanıdım ki; korkar oldum artık. Korktuğum şey insanlar değil ama. İçimden geçenleri söylemekten korkuyorum mesela. Bi ileri safhası olarak artık yazmaktan da korkuyorum. Hatta düşünmekten bile!
Ama tüm bu saçmalıktan kurtulmam gerek.
İnkar edemem, ki etmek de istemiyorum, mutluyum.
Çok saçma karmaşıklıklar içinde aslında hayatım. En büyük örneği, okul ne olacak sorusunun bi cevabı yok bende. Ama herşeye rağmen biri bana nasıl olduğumu sorduğunda, iyiyim demek yerine mutluyum demek geliyor içimden.
Birazcık olaylara iyi tarafından bak derlerdi eskiden bana. Artık ben iyi tarafını gösterirken buluyorum kendimi. Sanki herşeyin bir çözümü varmış biz görmeyi reddetmişiz.
Salakça diye tabir edilebilecek bir şekilde gülümserken yakalıyor insanlar beni. Hatta bu yüzden dalga konusu olduğumu inkar edemem. Olsun ama. Mutluyken gülümsermiş insan.
Arada bir feci bir karamsarlık dalgasında buluyorum kendimi ama. Korkularım ele geçiriyor galiba beni o anlarda. Korkularımı söylemek istiyorum; sonra onlara sesimle hayat vermek istemediğimi fark ediyorum, içimde ölmelerini beklemek de olmuyor ki. Söyleyip kurtulmak, ışık bulmak istiyorum; korkularımla boğmak istemiyorum sadece. Benim korkularım kimseyi üzsün istemiyorum. Susuyorum. Uyuyorum...
Sonra bi bakmışım geçen günleri takip edemiyorum yine. Klasik bir yaz durumu. Yine bir baktım ki, haziranın ikinci yarısındayız. Tatil bu biraz yavaş geçsin düşüncesi kesinlikle hakim değil. Zaten pek sevmezdim tatilleri. Okul açılsın biraz eğlenelim derdim; artık okul açılsın Can'ı göreyim diyorum. [Bunu diyen kendimden de korkmalı mıyım?]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder